29 Kasım 2012 Perşembe

Kıyafet Yönetmeliğiymiş...

   Kıyafet yönetmeliğinin değiştirilmesi konusunda tartışmalar devam ediyor. Ama benim midemi bulandıran şey yönetmelik değil; karşı çıkılma sebepleri.
   Bugün kuzenimin Facebook'da yaptığı bir paylaşımla irkildim. Yönetmeliğe karşı çıkma sebepleri temel olarak iki sebebin etrafında dönüyordu; zengin - fakir ayrmı ve cinsellik.
  Aslında kuzenimi azarlamak üzere kendimi hazırlamıştım ama kendime hakim oldum. Kendisine sormak istediğim iki tane soru vardı; sadece ona sormak yerine sizinle de paylaşayım dedim.
  İlk soru; zengin - fakir ayrımını yapacak olan çocuklar mıdır yoksa aileleri mi?
  Çocuk dediğin varlık sen ona ne verirsen onu alır. Çocuğun zengin fakir mantalitesi yoktur; o kendi gibi olanlarla oyun oynamakla meşgul olur. Onun dünyası senin benim dünyamdan çok daha farklıdır. Çocuk; çocuk olmayı bırakınca zenginlik - fakirlik, güzellik - çirkinlik, uzaklık - yakınlık gibi kavramları ciddiye almaya başlar. Yani o yaştaki çocuğa sen tutar da " Biz fakiriz yavrum; uzak dur o zengin züppelerinden!" dersen, ne demek olduğunu pek anlayamasa da 'zengin züppesi' arkadaşından uzak durmak zorunda hisseder kendini. Sen çocuğun zengin - fakir ayrımı yapmasından korkmaktan önce kendi mantaliteni sorgula beyinsiz!!
  Özür dilerim biraz gerildim... Öhüm; izninizle diğer soruma geçiyorum,
  Çocuk dediğimiz mahlukata cinsel kimlik veren kimdir?
  Çocuklar -yine çocuk oldukları için- diğer çocukları cinsel birer obje olarak görmezler. Bir çocuk için diğer çocuklar da sadece onun gibi çocuktur. Yani bir erkek karşısındaki kıza cinsel arzu beslemez; çocuktur çünkü lan!! 'Çocuk' o arkadaşım; çocuk!! Anlayın bunu; onlar sizin sapık ruhlu düşüncelerinizi barındıramaz, siz onların aklına zorla sokmadığınız sürece!!! Kıyafet yönetmeliğine abuk subuk sebeplerle karşı çıkacağınıza; önce kendi sapık ruhlu düşüncelerinize bir dem vurun. Sonra istersen oturalım sizinle evrenin yaradılışını tartışalım.
  Fazla sinirli ve gergin bir anımda patlama yazısı olarak karaladığım bu yazı ve içindeki hatalar için şimdiden özür dilerim sevgili okur. Merak etme; hiç bir şey değişmedi, yine aynı küstahlıkla yazılarıma devam edeceğim.
   Kendine iyi davran sevgili okurum; bir ara bana gel kahve içelim...