4 Aralık 2011 Pazar

Teşekkürler kişiliğim...

  Son bir görevim kalmıştı; onu da hallettim. Artık içim rahat. Aslına bakarsanız kendimi arınmış hissediyorum.
  Bir genelleme yapalım; bir insana karşı aşk, sevgi, nefret, öfke yani her hangi bir duygu hissediyorsanız, onu aklınızdan çıkarmış sayılmazsınız. Ondan nefret bile ediyor olsanız, sonuçta onu aklınızda tutuyorsunuz demektir. İşte benim arınmamı sağlayan şey; o öfkemi ve o büyük nefretimi tamamen kenara atabilmiş olmam. Hani vardı ya, 'O'; işte artık ona karşı hiç bir şey hissetmiyor olmam.
  Bir kaç gün öncesine kadar, saygımı yitirdiğimi fark etmiştim. Açıkçası içimde öfke ve nefret de vardı. Bir sebepten bir araya gelmek zorunda kaldık tekrar. İçimde korku vardı; kendimden emin olamamanın korkusu. Yanlış anlamayın sevgili okurlar; korkum duygularım bazında değil, hareketler bazındaydı. Yani yapabileceklerimden çekiniyordum. Ama korkularım yersizmiş; kendi çapımda sağlam olduğunu düşündüğüm kişiliğim beni yarı yolda bırakmadı. Adabımla gittim; adabımla oturdum, sohbet ettim ve evime döndüm. Gerektiği kadar konuştum, gerektiği kadar baktım, gerektiği kadar sustum.
  Onca zaman sonra ilk defa kendimle gurur duydum. Teşekkür ederim kişiliğim; beni hiç yarı yolda bırakma. Bu hayatta sana çok ihtiyacım var...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder