23 Ekim 2011 Pazar

Dur önce bi neler olduğunu konuşalım...

Bu kadar zamandır internet kullanıp da bir tane bile blog açmayan bir şahış olarak; kendime ve potansiyel okuyucularıma bir açıklama yapmak zorunda olduğumu hissettim; ahan da açıklıyorum...
 Efendim bendeniz, Gabriel ( türkçesi Cebrail'dir; kendisi önemli bir baş melektir ayıptır söylemesi) adını aldığımda ( daha doğrusu kendime bu adı takma cesaretine ulaştığımda ) sene 2008 idi. Ondan öncesinde zaten meleklere karşı engel olamadığım bir takıntım vardı ( bu takıntının kaynağı sanırım Buffy The Vampire Slayer'da David Boreanaz'ın canlandırdığı 'Angel' karakteri. Vampirizm takıntımın da kaynağının aynı olduğunu duymak sizi çok şaşırtmaz herhalde... ).
 Daha şimdiden sıkıldın mı? Evet çok fazla parantez açıyorum; sürüsüne de açıklama yapıyorum. Ama bunu iyi bir amaç için yapıyorum; iki ay sonra bana gelip de ' ya birader sen böyle böyle diyon da; nerden çıktı bu melek vampir ayakları?' deme diye yapıyorum. Evet; aynı şeyi 1000 kere söylemekten hoşlanmıyorum, bi kerede toptan temizliyorum; ne var?
 Tamam konuyu çok dağıtmayalım. 2008'in bir yerlerinde ( tam tarih vermiycem bana ne...) Bana çok benzeyen biriyle tanıştım. Huyu suyu, şuyu buyu her şeyi bana yakışan bi karşı cinsten bahsediyorum. Sohbetimiz keyifliydi, zevklerimiz yakındı. Ama en önemlisi, takıntılarımız aynıydı.
 Dedik bu iş böyle olmaz, ikimiz de meleğiz madem, isimlerimiz nerde? Ahan da o gün Gabriel doğdu.
 Şimdi diyeceksin ki, 'Ulan godoş; kendini melek ilan ederek zaten götlük yapıyon, bi de Gabriel'e mi bulaşıyon?' Canım benim; Gabriel çok sık kullanılan, unisex bir isimdir. Malum Cebrail adında bir sürü insan var Türkiye'de; yani ortada sıkıntı yok. Hem bu benim yasal hakkım arkadaşım; Norveç Vatandaşı bir kişilik olarak, devlet bana bu ismi kullanma izni vermiş. Sana mı sorucam lan daha?
 Dur dur; kendi kendime gerilim yaratıp konuyu dağıtıyorum. İşin önemli kısmına daha gelmedim. 2011'e geldiğimizde, benim bu über uyumlu olduğum şahış, en sıkıntılı olduğum dönemde, beni aldatmayı tercih etti ve ilişkimizin sonlanmasını sağladı. "Tamam," dedim; sonuçta mutluluğu başka yerde bulmuş canım! Daha bana bok yemek düşer; di mi?
 İşte ben de o boku yedim efendim; aradan 7 ay geçti, ben çok lazımmış gibi kendisine bir şekilde ulaştım ve ne göreyim? Alnında kocaman harflerle bir isim. Altında da " Alın Yazımsın" diye bir yazı.
 İşte Gabriel o an dedi ki; artık yeter! İçime atacağım kadar attım! Artık sesini çıkarma vaktidir! Saklanmaktan vaz geçip, dünyaya ayak basma vaktidir!
 Evet abi, bu kadar şeyi o an kafamdan geçirdim. Aha şimdi de buraya geçirdim. İyi olmadı mı lan ?! Ben biraz rahatladım valla... Ama bu iş burda bitmez; daha anlatacaklarım bitmedi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder